Tedarikçilerle Sözleşme Yapmak: Hollanda Sözleşmeler Hukukunda İpuçları ve Tuzaklar

Tedarikçilerle Sözleşme Yapmak: Hollanda Sözleşmeler Hukukunda İpuçları ve Tuzaklar

27 Ocak 2025, Av. Ejder Köse, Hollanda Roterdam Barosu

Uygulamada, her işletme neredeyse günlük olarak (ticari) sözleşmelerle karşılaşır. Tedarikçilerle yapılan kapsamlı anlaşmalardan tutun personelle yapılan iş sözleşmelerine ve daha cok çeşitli sözleşmeler bu kapsama girer.  Ancak daha büyük öneme sahip olan anlaşmalar, özellikle tarafların tam olarak ne üzerinde anlaştıkları ya da belirli konular hakkında hiç anlaşma yapmamış olmaları durumunda, tartışmalara yol açabilir.

Sözleşme yapmanın avantajları olduğu kadar dikkat edilmesi gereken yönleri de vardır. Ne zaman bir mutabakat sağlanır ve böylece bir sözleşme oluşmuş olur? Taraflar bir hükmün anlamı üzerinde tartıştığında, bu hüküm nasıl yorumlanmalıdır? Hangi tarafın genel şartları sözleşme (ve ticari ilişki) için geçerlidir?

Bu makalenin ilk bölümünde, ticari sözleşmelerde sıkça karşılaşılan bazı maddeleri ele alacak ve bu konular için öneriler sunmaya çalışacağız. Özellikle tedarikçilerle yapılan sözleşmelere (satın alma sözleşmeleri) ve genel şartlara odaklanacağız. Bir sonraki yazıda ise süreklilik arz eden sözleşmeler ve ceza maddeleri gibi konulara değineceğiz. Tabiiki, Hollanda yasalari ve ictihat cercevesinde degerlendirerek.

Sözleşmelerin Oluşumu

Bir sözleşme (veya kontrat, bu terimler aynı anlama gelir), bir tarafın teklifi ve diğer tarafın bunu kabul etmesiyle oluşur, Hollanda hukukunda ‘basis’ budur. Birden fazla tarafı içeren bir sözleşme de mümkündür ve bu durumda da teklif ve kabul şartı geçerlidir. Bir teklifin ne olduğu, duruma göre değerlendirilmelidir. Bu nedenle, özellikle bir taraf, diğer tarafın basit bir kabulüyle bağlayıcı bir sözleşme oluşmasını istemiyorsa, bu konuda net olmak önemlidir. Ayrıca, bir teklif (genellikle hukuki olarak bir teklif kabul edilir) alındığında, buna nasıl yanıt verileceği de büyük önem taşır. Teklifin kabulü genellikle bir sözleşmenin oluşmasına yol açar; ancak işletme belki de tedarikçiyle belirli (teslimat) koşulları müzakere etmek isteyebilir.

Bir işletme, bir tedarikçiden teklif sunmasını da isteyebilir; buna bazen request for proposal veya request for quotation denir. Bu, aslında bir teklif sunmaya davettir. Bu durumda, sunulan teklif kabul edilene kadar bir sözleşme oluşmaz.

Bir sözleşmenin oluşması için neredeyse hiçbir zaman yazılı olarak hazırlanması gerekmez. Bir işletme ile bir tedarikçi arasındaki sözlü sözleşmeler genellikle geçerlidir. Ancak bu durumda tam olarak ne üzerinde anlaşıldığını ve hangi konularda mutabakata varıldığını anlamak genellikle zordur; ayrıca tarafların bu konuda farklı düşünme olasılığı yüksektir, özellikle taraflardan biri, diğer tarafın sözleşmeyi düzgün bir şekilde yerine getirmediğini düşünüyorsa. Bu nedenle, sözlü sözleşmeler yapmak genellikle tavsiye edilmez.

Yazılı bir sözleşmenin faydası sadece ticari anlaşmaları (örneğin fiyat ve teslimat koşulları) kayıt altına almakla sınırlı değildir; aynı zamanda taraflara risk ve maliyet paylaşımı veya acil durum planlaması gibi konularda ek anlaşmalar yapma imkanı da sunar. Taraflar, hangi tarafın belirli riskleri üstleneceği, hangi maliyetlerin (örneğin nakliye) kimin sorumluluğunda olduğu ve önemli veya zaman açısından hassas (time-sensitive) bir teslimatın gerçekleşmemesi durumunda ne yapılacağı gibi konular hakkında anlaşabilirler.

Sözleşmelerin Yorumu

Yapılmış bir sözleşme bazen üzerinde neyin tam olarak kararlaştırıldığı konusunda tartışmalara yol açabilir, özellikle de bu önceden net bir şekilde kayıt altına alınmamışsa. Yazılı sözleşmelerde bile, bir maddenin tam olarak ne anlama geldiği konusunda belirsizlik yaşanabilir. Başlangıçta taraflar, tam ifadeler üzerinde durmayı genellikle gerekli görmezler, ancak bir anlaşmazlık veya ihtilaf çıktığında, daha önce oldukça açık görünen bir hükmü farklı şekilde yorumlamaya başlarlar. Örneğin, “Her perşembe taraf X, taraf Y’ye Z adet mal teslim edecektir” gibi bir madde oldukça açık görünebilir. Ancak teslimat herhangi bir saatte yapılabilir mi? Alıcı başka bir adres belirtebilir mi? Teslimat yapılmazsa, taraf X bunu telafi edebilir mi yoksa taraf Y başka bir yerden temin etme hakkına mı sahiptir? Z adetinden daha az teslim edilirse, taraf Y tüm partiyi reddedebilir mi?

Bir sözleşmenin hükümlerinin yorumlanmasında, kısaca, tarafların sözleşme yaparken sahip oldukları niyetler ve birbirlerinden makul olarak ne bekleyebileceklerine bakılır. Yargıçlar, bir hükmü belirli bir şekilde yorumlama konusunda oldukça geniş bir takdir yetkisine sahiptir (abartmaksizin Hollanda ictihadinda kütüphaneler dolu yazilar mevcuttur!). Bu da doğal olarak belirli bir belirsizliği beraberinde getirir. Bu nedenle, tarafların tam olarak ne üzerinde anlaştıklarını iyi bir şekilde tartışmaları ve bunun kesin ancak açık bir şekilde ifade edilmesine özen göstermeleri önemlidir. Önemli sözleşmelerde (örneğin uzun vadeli veya önemli bir değeri olan sözleşmelerde) hukuki danışmanlık almak bu nedenle faydalıdır.

Genel Şartlar (Formlar Savaşı)

Taraflar genellikle sözleşme yaparken genel şartlardan faydalanır. Genel şartlar çeşitli avantajlar sunar. Genel şartları kullanan taraf, üzerinde tekrar müzakere edilmesine gerek olmayan sıkça kullanılan hükümleri bir araya getirebilir. Uygulamada, gecikmiş teslimat durumunda ceza veya tazminat yükümlülüğü gibi hükümler genellikle genel şartlarda yer alır.

Genel şartların geçerliliği de teklif ve kabul prensibine dayanır: Sözleşmenin yapılması sırasında veya öncesinde, taraf Y’nin, taraf X’in sözleşmeye genel şartlarını uyguladığını açıkça bilmesi gerekir. Taraf X ayrıca bu genel şartları sözleşmenin yapılmasından en geç o sırada taraf Y’ye ‘sunmalıdır’. Taraf Y, bu genel şartları (veya geçerliliğini) kabul etmelidir.

Sözleşme yapılmadan önce tarafların her biri kendi genel şartlarını sözleşmeye uygulamaya çalışabilir. Bu durumda, genel olarak, ilk genel şartları belirten tarafın şartları geçerli olur. Ancak, bu durum farklı hukuk sistemlerinde değişiklik gösterebilir. Uluslararası ticaret sözleşmelerinde Viyana Satım Sözleşmesi gibi uluslararası hukuk kuralları da devreye girebilir. Türkiye’deki taraflar/sirketleri, Hollanda sirketlerine kiyasladigimizda, maalesef Türk sirketlerin, yok diyecek kadar az, genel sartlar kullanmakta. Dolayisiyla, Türk sirketi ve Hollanda sirketi mahkemede karsi karsiya geldiklerinde, Hollanda sirketinin genel sartlarinin bagliligina boyun egmeleri gerekebiliyor.

Av. Ejder Köse